Ufuk Kekül Lozan Antlaşması, batmış, işgal edilmiş, padişahı ve ordusu rehin alınmış Osmanlı'nın enkazının temizliğidir. Ama daha ötesi, emperyalizm
Ufuk Kekül
Lozan Antlaşması, batmış, işgal edilmiş, padişahı ve ordusu rehin alınmış Osmanlı’nın enkazının temizliğidir. Ama daha ötesi, emperyalizme karşı verilen destansı bir Kurtuluş Savaşı’nın, Kuvayi Milliyecilerin diplomatik zaferidir. Lozan, Cumhuriyetimizin hem siyasal hem de ekonomik bağımsızlığını tüm dünyaya ilan eden bir manifestodur.
Bu antlaşma yalnızca bir metin ve imzadan ibaret değildir. 24 Temmuz 1923 cephede kazanılan savaşın masada tescillenmesidir.
İmzalandığı tarih itibarıyla Emperyalist işgalci itilaf devletleri İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan’ın zorla dayattığı Sevr gibi bir esaret metni çöpe atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, hukuken bu antlaşmayla kurulmuştur. İmzalandığı tarih, ulus-devlet kimliğinin tanındığı bir dönüm noktasıdır.
Gelişmişliği ve hatta uygarlığı simgeleyen Batı dünyasına Türkiye’nin kalıcı biçimde katılımının ilanıdır da…
Tarihi anlamanın en etkili yollarından biri, bazen “ya öyle olmasaydı?” sorusunu sormaktır.
Ya Lozan olmasaydı, Sevr uygulansaydı?
Cevap açık:
-
Anadolu parçalanacak,
-
Azınlıklara özerklik verilecek,
-
Kürdistan ve Ermenistan kurulacak,
-
Meclis olmayacak,
-
Ordu 50 bin kişiyle sınırlandırılacak,
-
Boğazlar uluslararası komisyonlara devredilecek,
-
Kapitülasyonlar süresiz devam edecek,
-
Egemenlik ve bağımsızlık tamamen yok edilecekti.
Sevr; devleti sömürgeleştiren, milleti köleleştiren bir senaryoydu. Lozan bu senaryoyu tarihin çöplüğüne gönderen Atatürk ve arkadaşlarında karşılık bulan akıl, cesaret ve iradenin adıdır.
Lozan’a karşı çıkan sevr yanlısı hainler hiç bitmedi. Onlar özünde Cumhuriyet’e, laikliğe, ulus-devlet yapısına ve Atatürk’e karşıtlıklarını hep sürdürdüler. Özellikle saltanat ve halifeliğin kaldırılmasını bir türlü hazmedemediler. Cumhuriyet’e, laikliğe, ulus-devlete ve Atatürk’e karşı olan ideolojik duruşlarını ve tarikatlar, cematler ve gerici örgütlenmelerini hep sürdürdüler. Siyasetin paydaşı olmayı başardılar.
Bugün hâlâ aynı hayali taşıyorlar: Parçalanmış, etnik ve mezhepsel temellere dayalı, dışa bağımlı bir Türkiye…
102 yıl sonra bugün gelinen noktada; Cumhuriyetimizin ve milletimizin varlık nedeni olan Lozan’a karşı Sevrcilerin mücadelesi kısmen başarıya ulaşmaktadır. Ulus devletimiz bence her dönemkinden daha fazla tehdit altındadır.
“Gaflet, delalet ve hatta ihanet içinde olanlar” emperyalizmin birer maşası gibi davranıyor. Anadolu’yu yeniden bölmek, halkı etnik, mezhepsel kimlikler üzerinden ayrıştırmak, Lozan’ı kadük hale getirmek için ittifaklar kuruyorlar.
İtilaf devletlerini ABD temsil ediyor.
Ancak tarih bir kez daha yazılacak:
Bu topraklarda emperyalizmi yendik, yine yeneriz. Biz milletiz.
Cumhuriyetimizi, vatanımızı ve tapu senedimiz olan Lozan’ı hiçbir zaman vermeyeceğiz.
COMMENTS