BULANCAK’A VAHŞİ MADENCİLİK TEHDİDİ VAR, SES YOK

HomeAnasayfaULUSAL

BULANCAK’A VAHŞİ MADENCİLİK TEHDİDİ VAR, SES YOK

 Maden şirketleri şimdi de gözünü Bulancak’a dikti. İlçenin pek çok köyü ve yerleşim alanları çevreye yönelik tehditle karşı karşıya. Pazarsuyu havzas

CUMHURİYETİMİZ 102 YAŞINDA, KUTLU OLSUN
Rektör Can: “Osman Ağa Giresun’un onuru”…
Ambulans, sağlıkçılar ve hastayı Bulancak Belediyesi ekipleri kurtardı

 Maden şirketleri şimdi de gözünü Bulancak’a dikti. İlçenin pek çok köyü ve yerleşim alanları çevreye yönelik tehditle karşı karşıya. Pazarsuyu havzasının her iki yakasında da su kaynakları üzerinde yürütülecek olan maden arama çalışmaları, bölge için ciddi bir tehdit oluşturuyor. 

Kovanlık Beldesi Sofulu Mahallesi, Bayındır ve Tokmadin köylerinde TECHNO FEED Pazarlama tarafından, Tandır Köyü ve Kovanlık Beldesi Ahurlu Mahallesi mevkiinde ise AKAN Madencilik İnşaat A.Ş. tarafından  maden arama çalışmaları başlatıldı. İlçede belediye, STK’lar, siyasi partiler, kişi ve kuruluşların örgütlü biçimde tepki göstermesi bekleniyor. İlk açıklama Bulancaklı Tüketiciyi Koruma Derneği(TUKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal’dan geldi.

Koçal yaptığı yazılı açıklamada, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararı, bölgemizin ekolojik dengesi ve halk sağlığı açısından ciddi kaygılarımız var. Bu karar; su kaynaklarımızdan tarıma, ormanlarımızdan yerleşim alanlarına kadar pek çok alanda geri dönüşü zor tahribatlara yol açacaktır.  “ dedi.  
TUKODER başkanı maden ocaklarının çevre, doğa ve insana vereceği zarlara da açıklamasında yer verdi:

MADEN ARAMALARININ OLASI ETKİLERİ

1. Su Kaynaklarına Etkiler
– Sondaj sırasında kullanılan kimyasal sıvılar ve yağlar yer altı sularına karışarak kirlenmeye neden olacaktır.
– Sondaj makineleri ve açılacak galeriler yer altı su akışını değiştirecek, su debisini düşürerek tarımsal sulama ve içme suyu kaynaklarını yok edecektir.
– Karadeniz’in geçirgenliği düşük dağlık yapısında maden çalışmaları erozyonu artırarak yağış sularının doğal yönünü bozacak ve yüzey akışını olumsuz etkileyecektir.

2. Toprak ve Tarıma Etkiler
– Orman örtüsünün kaldırılması, makineli kazılar ve yol açma çalışmaları erozyon riskini artıracaktır.
– Fındık, mısır ve sebze üretiminde kullanılan verimli topraklar kirlenerek tarımsal üretim düşecek, gıdaya erişim zorlaşacaktır.
– Maden atıkları tarım topraklarını zehirleyerek verimsiz hale getirecek; yaylalar, meralar ve hayvancılık yok olacaktır.

3. Biyolojik Çeşitliliğe Zarar
– Orman ekosistemi parçalanacak, kuşlar, memeliler ve endemik bitkiler habitat kaybına uğrayacaktır.
– Patlatmalar ve makineler gürültü kirliliği yaratarak hayvanların göç yollarını değiştirecektir.
– Karadeniz ormanlarının onarımı uzun yıllar alacak, kaybedilen ekosistem yerini genellikle monokültür dikimlere bırakacaktır.

4. Yerleşim Alanlarına Etkiler
– Çalışmalar sırasında yayılan toz, solunum yolu hastalıklarını tetikleyecektir.
– Ağır araç trafiği köy yollarını bozacak, altyapı zarar görecektir.
– “Maden için kamu yararı” gerekçesiyle acele kamulaştırma yapılabilir, mülkiyet hakları ve yaşam alanları tehlikeye girecektir.

5. Hukuki ve İdari Riskler
– “ÇED gerekli değildir” kararı ile kapsamlı etki analizi yapılmadan projeye onay verilmesi, olası çevresel tahribatların önceden öngörülmesini engellemektedir.
– Arama ruhsatı ileride işletme iznine dönüşürse, çok daha büyük ölçekli zararlar doğuracaktır.

6. Uzun Vadeli Etkiler
– Faaliyet sonrası doğa onarılmazsa çukurlar, atık yığınları ve kirlenmiş su kaynaklarıyla terk edilmiş maden sahaları kalacaktır.
– Tarım ve hayvancılıkla geçinen halk göç etmek zorunda kalacaktır.
– Yayla turizmi, doğa sporları ve ekoturizm zarar görecektir.
Aziz Koçal , siyasi partileri, sendikaları, meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını birlikte hareket etmeye çağırdı Koçal, “ Yasal süreçleri yakından takip etmeli, gerektiğinde hukuki mücadele verilmelidir. Bölge halkı örgütlenmeli ve “ÇED gerekli değildir” kararına yasal süre dolmadan itiraz dilekçeleri sunmalıdır. Geçmişte HES projelerine karşı yeterli mücadele verilmediği için derelerimiz kurudu, doğal yaşam alanlarımız zarar gördü. Aynı hataları tekrar etmemek için şimdi harekete geçmeliyiz.” dedi.

Başkan Koçal, şunları söyledi: ”doğamız, toprağımız ve suyumuz ortak geleceğimizdir. Tek tek yapılan mücadeleler yetersiz kalacaktır; ancak güç birliği ve örgütlü bir platform ile hem karar mercilerine hem de madencilik faaliyetlerine karşı etkili bir duruş sergileyebiliriz.
Gecikme, telafisi olmayan zararlara yol açacaktır.
Bir hemşeriniz ve Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı olarak; tüm paydaşlarımızı, hemşehrilerimizi, çevre ve tüketici hakları savunucularını bu sürece dahil olmaya, el ele vererek memleketimizin yeşiline, suyuna ve doğasına sahip çıkmaya davet ediyorum.
Unutmayalım: Doğamızla barışık, sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek için birlikte güçlü olacağız.”

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: