3 MAYIS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ Basın özgürlüğü; gazetecilerin düşünme, düşündüğünü söyleme, yazma, kamu adına sorgulama, eleştirme ve muhalefet etme, t
3 MAYIS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ
Basın özgürlüğü; gazetecilerin düşünme, düşündüğünü söyleme, yazma, kamu adına sorgulama, eleştirme ve muhalefet etme, toplumsal duyarlılığı artırma, vicdanları ahlakları güçlendirme,
ve en önemlisi de halkın bilgi edinme ve haber alma hakkını içerir.
Bu özgürlüğü gazeteci bütün toplumla birlikte kullanır.
Kısıtlandığında veya tamamen ortadan kaldırıldığında, tartışmalı hale geldiğinde bundan sadece gazeteciler değil herkes, bütün toplum ve en çok da ülkeyi yönetenler zarar görür.
Çünkü o ülkenin yönetim şeklinin ne olduğu bu özgürlük üzerinden değerlendirilir, kıyaslanır ve tanımlanır.
Ülkemizde yaşanan tam da budur. Manzaraya bak, rejimin adını tanımla! Bugün 3 Mayıs, bir yüzleşme ve hesaplaşma günüdür.
Kaynağını ve gücünü hukuktan, yargı kararlarından evrensel kurallardan almayan mahkemelerde, gazetecilerin suçlu, haberin, köşe yazısının suç delili sayıldığı, gazetecilerin yargılandığı, cezalara çarptırıldığı, hapislerde süründürüldüğü, işsiz kaldığı, açlığa mahkum edildiği bir dönemden geçiyoruz.
Onlarca gazeteci ‘içerde’…Dışardakilerin yolu da mutlaka adliyeden geçiyor.
Basın özgürlüğü gününü hapislerde hücrelerde tutsak, evlerinde ayakları prangalı gazetecilerle hatırlıyoruz.Hukuk basın özgürlüğünü korumak yerine değnek gibi kullanılıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSL) raporu yayınlandı. Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında en son sıralarda, ‘vahim’ durumda olduğumuza vurgu yapılıyor.
Meslek onuru ise yerlerde sürünüyor.
Basunın % 90’ını saraya bağladılar, Turkuazlaştırdılar…Halkın vergileriyle yayın yapan TRT borazan olmuş, halktan kopmuş. Ajansların bültenlerinden yağ, cila akıyor.
Gazeteler aynı başlıklarla çıkıyor. Ve hep alkışlıyorlar. Sesini çıkaranı eleştireni trollüyorlar. Kimin tutuklanacağına yandaş basın karar veriyor. Gazeteci tutuklanınca gazeteci alkışlıyor.
Bir tarafta bu dönemin mağduru gazeteciler, diğer yanda bu dönemde muteber sayılan, el üstünde tutulan, sırtları okşanıp ceplerine harçlık konulan yandaş, yalaka, trol, besleme ‘gazeteciler’!.
Mütareke basını da tam böyleydi.
Gerçek gazetecinin var olmasını yaşamını ve mesleğini sürdürmesini sağlayan kişi ve kuruluş sayısı yok denecek kadar azaldı. Yerelde de trol medya örgütlenmeleri görülüyor.
Sonuç olarak; gazeteciye, habere ve yoruma güven kalmadı. Medya izlenmiyor, okunmuyor…
Ama ne olursa olsun bu olumsuluklar, karanlık, kötü, kaos ve kargaşa dolu günler bitecek. Yazı, fikir, bilgi, düşünce insanlık tarihi içinde hiçbir dönem yenilmedi. Gerçek ve hakikatın peşinde olanlar kazandı. Tarih o zaman değişti.
Umutla güzel günlere yürüyoruz; 8 sütuna manşetle yazacağız bir gün mutlaka : Yaşasın Basın Özgürlüğü…
Cumhuriyet ve demokrasiyle, Anayasal hukuk devletiyle ülkemize basın özgürlüğü geleceğine inanarak, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyor, basın özgürlüğü için mücadele eden gazetecilere, gazeteci kalanlara ve okurlarımıza, yanımızda olanlarabsevgi, saygı ve selamlar yolluyoruz.
COMMENTS