30 Ağustos Zaferiyle milletimiz, varlığına kast eden emperyalist güçlere ve taşeronlarına Dumlupınar’da önemli bir ders verilmiştir.
26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Büyük Taarruz vatanımızın ne pahasına olursa olsun teslim edilmeyeceğinin tescilidir.
30 Ağustos; köşeye sıkışmış, işgale uğramış, bağrı delinmiş, yoksul düşmüş, darda kalmış, şehit olmuş ve canı yanmış bir milletin neleri başarabileceğini, hangi zorlukları ve mihnetleri aşabileceğini net olarak göstermiştir.
Üstat Yahya Kemal ‘in Büyük Taarruz başlangıcında milletimizin hislerini yansıtan
Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Yarabbi
Senin uğrunda ölen ordu, budur yarabbi.
Ta ki, yükselsin ezanlarla müeyyetnamın
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslamın…
Dizelerindeki duası kabul olmuş ve düşman ordusu büyük bir hezimete uğratılarak , hıyanete eziyete ve sömürgeci heveslere karşı büyük bir darbe vurulmuştur.
Bu zaferle milletimiz; kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere, tüm mazlum halklara da örnek teşkil edecek biçimde unutulmayacak bir ders vermiş, hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirmiştir.
Bu muhteşem başarı Cumhuriyetin ilanı ile neticelenmiş, milletimizin yok edilemeyeceğinin ispatı olarak geleceği tayin etmiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi’nin 91. yıldönümünü kutlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bütün kurucu kahramanları, canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi şükran ve minnet duygularımla yâd ediyorum