Saldırı ve Nefret söylemi/ Ufuk Kekül

HomeUfuk Kekül'ün Köşe YazılarıAnasayfa

Saldırı ve Nefret söylemi/ Ufuk Kekül

Sayın Özgür Özel’e yapılan yumruklu saldırı ‘münferit’ değildir, bir sonuçtur. Üzerinde durulmalı, irdelenmelidir. Saldırganı meczup gibi görmek, suç

Fuat Köse, belediyenin elinden alınan Taşbaşı Parkı için konuşacak
Vali Serdengeçti’den İsmet Küçükbayrak için taziye ziyareti
Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri Giresun’da

Sayın Özgür Özel’e yapılan yumruklu saldırı ‘münferit’ değildir, bir sonuçtur. Üzerinde durulmalı, irdelenmelidir. Saldırganı meczup gibi görmek, suç işlemeye meili biri gibi değerlendirmek olayı basitleştirmektir. O kişi herhangi biri değildir ve ciddi bir durumla karşı karşıyayız.

Bu bir suikast girişimidir. Ortamını hazırlayan da iktidarı elinde bulunduran güç ve paydaşlarıdır, özellikle de medyadır, internet üzerinde örgütlenmiş trol guruplarıdır.

Ecevit, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu’na, siyasetin tepe noktalarındaki diğer kişilere, gazetecilere, yazarlara yapılanlarla benzerlik taşıyan tarafları vardır. Ama en çok ortak özellik o suikastlarda da hazırlayıcı faktör tıpkı bugünkü gibi toplumu terörize eden, kutuplaştıran, ayrıştırıp bölen, tehdit ve hedef gösteren zehirli bir dilin kurduğu cümlelerdir.

9 Eylül olayları, Kahramanmaraş katliamı bu yüzden çıktı, Sivas’ta Madımak’ta insanlar bu söylem yüzünden yakıldı cayır cayır…

Siyaset nefret söyleminden besleniyor. İktidarlar gücünü buradan alıyor.   Öfke ve şiddeti o dil özendiriyor. Uzlaşı, hoşgörü, barış ve diğer insani erdemlerden uzaklaşılılıyor, bir cinnet hali başlıyor. Nefret söylemi ne yazık ki bir kültür, kabul gören bir iletişim aracı ve amacı haline geldi. Bu söylem bazen etnik kimlikleri, dinsel inanışları, kadınları, LGBTİ’leri, işçileri veya topyekün kendi gibi düşünüp davranmayanları hedef alıyor.  En çok da muhalifleri…

Ancak saldırganın ben sadece söyleme dayalı bir etki sonucunda ve kişisel hassasiyetinin, iki çocuğunu katletmiş bir cani olmasının bir ürünü olarak böyle bir eylemi yaptığını sanmıyorum.  Bence bu saldırı planlanmış, çalışılmıştır. Bu ne cesarettir ki ortalık yerde, ybir ana muhalefet partisi liderine yumruk atmak?… O cesareti sağlayan nedir? Ne vaddedilmiştir.

Özel’in katıldığı törene yakın bir yerde tutulmuş pahalı bir otel odası var. Profosyonelce savrulan ve hedefini bulan bir yumruk var. Güya yemek kartı verilmediği için yapmış…Adli ve müfterit bir olay gibi algılatmaya dönük bir ifade var.

Bu şahıs örgütlü bir gücün parçasıdır. Belli ki emir alınmış ve uygulanmış…

Bir başka konu ise güvenlik ve koruma zafiyetidir. Türkiye’nin birinci partisinin, bir muhalefet liderinin bulunduğu alan, katıldığı etkinlik ve programlarda 1.derecede güvenlik önlemi almayı gerektirir. Cumhurbaşkanı havadan, karadan, denizden, çatıdan, konvoylarla nasıl olağanüstü, hatta bir ihtişam gösterisiyle abartılı biçimde korunuyorsa, o kadar olmasa bile Sayın Özel de en azından saldırılma olasılığı olan kişi olarak korunmalıdır.
Bu olayda bırakın korumayı adeta saldırıya açık hale getirilmiştir.

Ya o adam yumruğunu değil de başka bir şey kullansaydı. Tabanca, bıçak veya başka bir aletle de bu eylemi yapabilirdi. İçişleri Bakanı eğer kendinin sorumlu tutulmasını istemiyorsa bu güvenlik zafiyetini yaratanlardan hesap sormalıdır.

Özel, muhalefet, gençler, öğrenciler, sendikacılar, halk, korunmuyor, onlardan Anıtkabir, Taksim, alanlar,  sokaklar, caddeler korunuyor, girmelerine,  geçmelerine izin verilmiyor; Anayasal, demokratik haklarını kullanmasınlar diye orantısız şiddet uygulanıyor.
Belediye başkanlarına, siyasi parti genel başkanlarına, gazetecilere, aydınlara, sanatçılara uygulanan da saldırı ve şiddet değil midir?

AKP’nin genel başkanı olan Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylediği ‘telef etme’ süreci mi başladı, böyle mi anlıyor’millet’… Sırada ne ve kim var?

Devlet adalet duygusuna, şevkate dayalı yönetim şekli olan demokrasisini, millet ulus bilincini  yitirdi. Böyle yönetilen toplumlarda inek hırsızları, çocuk katilleri gibi şahsiyetsiz alçakların öteki gördükleri kişilere saldırmaları ve sonra da kahraman gibi yüceltilip kutsanaları kadar doğal bir şey olamaz.

Nazım “Suçunu kazıyın altından insan çıksın demiş” ama günümüzde suçluların altından devlet ve toplumsal çürümüşlük çıkıyor. Çok tehlikeli bir sürece doğru evriliyoruz.  Şimdi kınamak değil “ülkem nereye” diye sormanın zamanıdır…

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: