Manşet Üstü

GİRESUN TİCARET LİSESİ MEVZUSU…

Giresun tarihine göstere göstere her gün yeni darbeler vuruluyor.  Bu kentle özdeşleşmiş değerlerimiz birer birer yok ediliyor, eskinin güzelliğine, kültürüne, estetik, biçim ve özünde gelenek olan ve geleceğe miras ne varsa, her şeye karşı adeta bir savaş yürütülüyor.

Hedef bazen bir cadde, bir bahçe, kaldırım taşı, çeşme, hamam, üzüm asması, mezar, kumsal, koy, bazen de bir sokak, hatta Giresun Kalesi, Gedikkaya veya Giresun adası olabiliyor.

Yağma ve talan adeta bir kültür haline dönüştü.

Varsa yoksa rant!..Doymak bilmez bir açlıkla her koldan ellerini ovuşturarak saldırıyorlar.

Bu kentin yaşayanları, yani bizler sessiz kaldıkça, doğru kişilerin bizi temsil etmesini sağlamadıkça ticari-siyasi rant üzerinden organize olmuş bu güçler, kente karşı suç işlemeye devam edecekler.

Bu yazdıklarıma son örnek Giresun’un en özellikli tarihi binalarından, Sokakbaşı’ndaki Ticaret Lisesi binasıdır.
1906 yılında Rum Ortodoks Kilisesi tarafından okul olarak inşasına başlanan ve açılan, Cumhuriyet yıllarında Jandarma okulu, 1947 yılından sonra ise 70 yıldır okul olarak kullanılan binadan söz ediyorum.

Orası ‘müze yapılacak’ dendi. Okuldaki Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi  taşındı, ani bir kararla öğretim yılı sona ermeden ve öğrencilerle velilere bilgilendirme dahi yapılmadan boşaltıldı. 1 yıl boş tutuldu.

Şimdi hiç gereği, anlamı, amacı, ikna edici bir tarafı olmadığı halde Hurşit Bozbağ Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak açılıyor.

Yani bir kent önce oyalandı, sonra kandırıldı.

Buna kimsenin hakkı yok.

Bu kararda bir art niyet var.
Bina ve özelliği kimsenin umurunda değil. Onun üzerinden değişim ve dönüşümün mesajı verilmek isteniyor. “Ben devletim, yaparım” denmek isteniyor.

Yok öyle bir şey, İtiraz ediyorum. Sistemler değişse bile kamu yöneticileri görev yaptıkları kentte, böyle özel durumlarda yaşayanları hesaba katmadan, onlara sormadan karar almamalıdırlar.

Okul her yere açılır, yapılır. Bu karar yeniden gözden geçirilmelidir.

Türkiye’de hatta dünyada eşi benzeri olmayan o bina kapısından, menteşesine, vitraylarına, sobasına, o güzelim bahçesine varıncaya kadar korunmalı, geleceğe bırakılmalıdır.  Onarılarak bir turizm ürünü olarak değerlendirmelidir.

Ötekilerden geçtik de nerede o STK’lar?..Yoksa adlarındaki ‘S’ harfi sessizliği mi simgeliyor?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir